“Kolay İngilizce öğrenmek” aslında pek mümkün değildir. Bu durum, yeni öğrenmeye başladığımız her şey için geçerlidir. Fakat İngilizce öğrenmek isteyen kişiler doğru yönlendirilirlerse bu mümkün olabilir. İşte burada sizinle bazı yöntemlerden söz etmek istiyorum. Bu yöntemlerden size uygun olanları uygulayabilirsiniz.
Zaman ayırın, Çabalayın
“İngilizce öğrenmek istiyorum” diyen herkesin dikkatle okumasını tavsiye ediyorum. İngilizce öğrenmek ciddi manada çaba ve zaman ayırmayı gerektirir. Ne kadar az zaman ayırırsanız, yeni konuları ve yapıları öğrenmeniz de gecikir. Eğer zaman ayıramayacak durumdaysanız, şuan, sizin adınıza İngilizce öğrenmek için doğru zaman değil demektir.
Ne kadar zaman ayırmalıyım?
Günde en az 1 ya da 2 saatinizi İngilizce öğrenmek için harcamalasınız. Kendinize bir İngilizce öğrenme programı hazırlayın ve bu programdan sapmadan ilelemeye çalışın. Burda mesele, olaydan soğumamaktır. Maalesef süreklilik gösteren, tekrar gerektiren konularla pek başarılı olmadığımızı biliyorum. Bunu kolaylaştıracak yöntemler geliştirmeliyiz. Sıkıcı uygulamalardan ziyade, sürekli uygulanabilir ve başarıya götüren yöntemleri tercih etmeliyiz.
Farkında Olmadan Öğrenme [unconscious learning]
Yapılan bir araştırmaya göre; “Öğrenmenin yüzde 20''si bilinçli bir şekilde okul, kitap, öğretmen yoluyla gerçekleşirken, yüzde 80''i farkında olmadan yapılan bilinçdışı kayıtlar ile gerçekleşir.” Ana dilimizi de bu şekilde öğreniriz. Beynimiz, biz farkında olmadan ana dilimizi, konuştuğumuz ortamda milyonlarca işitsel ve görsel veriyi kaydeder. İnsan sesleri ve onlar ile ilintili renk, koku, duyguların hepsi birlikte biz farkında olmadan kaydedilmektedir. Beyin bu veriler üzerinde "aynı"," farklı", "...öyleyse…’ mantığını kullanarak duyduğu seslerden oluşan sistemi, yani dilin şifresini çözer. Bir süre sonra öncelikle bize söylenenleri anlamaya, sonra da konuşmaya başlarız.
Yeni bir dil öğrenmeye başladığımızda belleğimizde bu dil ile ilgili yeni bir klasör açılır. Bunu bir bölgede yer kaplayan alana benzetelim. Bölge belleğimiz olsun. Bu bölgede elbette ki anadil alanımız daha büyük yer kaplamaktadır. Sonradan öğrendiğimiz dilin kapladığı alan daha küçüktür. Düşünmek için düğmeye bastığımızı varsayarsak daha büyük olan alan daha baskın olur. Böylece düşünme anadilde gerçekleşir. Bir iletişim ortamında bize İngilizce olarak söyleneni anlarız. Ona cevap vermek için, zihnimizde anadilde düşünürüz. Sonra bu düşündüğümüzü tekrar İngilizce’ye çevirmeye kalkarız.
Temel Konularla Başlayın
İngilizce öğrenme sürecine en temel konularla başlayın; numaralar, alfabe, haftanın günleri gibi. Temel kelime bilgisini öğrenin. Sitemizde yakın bir zamanda “İngilizce öğrenme seti” şeklinde bütün konuları ve çok daha fazlasını içeren yazılar bulabileceksiniz. Örneğin İngilizce gramer öğrenmek, tek başına yeterli değildir. Belli konuları öğrendikten sonra okuma, yazma, dinleme ve konuşma pratikleri yapmak gerekmektedir. Öğrendiğiniz her şeyi bir kenara not alın. Bu, zaman zaman geriye dönüp neler öğrendiğinizi kontrol etmenizi sağlayacaktır.
İngilizce konuşurken karşımızdaki kişiye favorisi olan ... Soruları sorabiliriz.
Örneğin: Favori yiyeceği, favori spor dalı, favori yazarlar, favori televizyon kanalları gibi soruları sorabilirsiniz.
Yâda karşınızdaki kişi size bu tip soruları sorabilir.
Örneklerle konuyu pekiştirelim!
What is your favourite food?
Favori yiyeceğin nedir?
My favourite food is hamburger.
Favori yiyeceğim hamburgerdir.
What is your favourite food?
Favori yiyeceğin nedir?
My favourite food is chicken.
Favori yiyeceğim tavuktur.
What is your favourite food?
Favori yiyeceğin nedir?
My favourite food is fish.
Favori yiyeceğim balıktır.
What is your favourite sport?
Favori sporun nedir?
My favourite sport is swimming.
Favori sporum yüzmedir.
What is your favourite sport?
Favori sporun nedir?
My favourite sport is handball.
Favori sporum hentboldur.
What is your favourite sport?
Favori sporun nedir?
My favourite sport is voleyball.
Favori sporum voleyboldur.
Eğer favoriniz her ne ise! Birden fazla ise “are” kullanıyoruz.
Örneğin:
What is your favourite sport?
Favori sporun nedir?
My favorurite sports are tenis and handball.
Benim favori sporum tenis ve hentboldur.
Eğer karşımızdaki insana yazar, şarkıcı gibi favoriniz olan kişi ismi soruyorsanız;
Örnekler ile inceleyelim;
Who is your favourite pop singer?
Favorin olan pop şarkıcısı kimdir?
My favourite pop singer is Tarkan.
Benim favorim olan pop şarkıcısı Tarkan’dır.
Who’s your favourite writer?
Favorin olan yazar kimdir?
My favourite writer is Halide Edip Adıvar.
Favorim olan yazar Halide Edip Adıvar’dır.
Konu ile ilgili örnekler;
Her favourite singer is Hülya Ak.
Hülya Ak onun favori şarkıcısıdır.
His favourite food is fish and his favourite drink is coke.
Onun favori yiyeceği tavuktur ve favori içeceği koladır.
Kendinizi İngilizce ile çevreleyin
Mümkün olduğunca İngilizce ile ilgili olmaya çalışın. İngilizce öğrenme programına ara vermemeye çalışın. Elinizde her zaman bir kitap, dergi, gazete gibi bir metaryel bulunsun. İngilizce çizgi film seyredebilirsiniz. Çizgi filimler çocuklara yönelik olduğundan ingilizce kelime telaffuzları diğer T.V programlarına göre daha anlaşılırdır. İngilizce alt yazılı filmler seyredebilir, ingilizce şarkı dinleyebilirsiniz. İngilizce makaleler yazmaya çalışın. İlk başta paragraf yazın, sonra da makaleler yazın. Bu anlamda İngilizce günlük tutabilirsiniz. Arkadaşlarınızla İngilizce konuşmaya çalışın. İnternetten İngilizce konuşma diyalogları bulun ve buları kendinize uyarlayın. Hata yapmaktan çekinmeyin çünkü konuşmak, İngilizcenizi geliştirmeniz açısından çok önemlidir. Konuşurken İngilizce düşünmeyi de öğrenirsiniz.
Bir dilden diğer dile tam çeviri diye birşey yoktur. Bunu en iyi DEMEK İSTEMEK olarak ifade edebiliriz.
İngilizce ile ilk tanışmamda; dil demek kelimesi kelimesine Türkçe ile uyumlu sadece okunuşu farklı bir şey zannetmiştim. Türkçe deki -de -da -e -i gibi eklerin aynen İngilizce de bulunduğu zannıyla epey vakit kaybettiğimi farkettiğimde yıllar geçmişti. Aynı hatayı sizinde yapmanıza gerek yok.
Cemallettin Cevriyeyi seviyor'un İngilizcesi;
Cemalettin loves Cevriye dir. Burada Cevriye nin -yi ekini boşuna aramayın, -seviyor un -yor eki de yoktur.
Kıssadan hisse; Diller arasında tam çeviri yoktur.
Her dilin bulunduğu iklim, çevresindeki kültür ile sıkı etkileşimi olduğu için bazı kelimeler farklı yazım ve telaffuz biçimiyle diğer dillerde de bulunur. İngilizce nin % 60 ı Latince kökenli olduğunu akılda tutmak faydalıdır.
Hediye kelimesi ; present ve gift olarak iki tanedir.
Present (hediye anlamında) Latin kökenlidir.
Gift ise eski Norveç dilinde hediye anlamındadır. Kaynak olarak Oxford Advanced Learners Dictionary den incelemenizi tavsiye ederim.
Dil öğrenirken dilin tarihini de öğrenmek eğlencelidir. Mesela İngilizce
SALARY (maaş) kelimesi, Latince
SALARIUM dan gelmiştir. Roma da salt=tuz değerli bir madendir ve Roma askerlerinin korumasında taşınmaktadır. Askerler de ücretlerini tuz olarak alırlarmış. Salt kelimesi günümüz İngilizcesine yaptığı yolculuk ile maaş anlamını devam ettirmiştir.
Her kelimenin merak edilesi bir geçmişi vardır, haberiniz ola. İngiliz tarihini hatta dünya tarihini öğrenmek gerektir.
Her dilin kendine göre bir mantık örgüsü vardır. Bulunduğu çevre bunu şekillendirmiştir denilebilinir. Bana göre en çarpıcı örnek PAMUK PRENSESİN , İngilizce de KAR ile ilişkilendirilmesidir. SNOW WHITE.
İngiliz kültüründe beyaz denilince SNOW akla gelirken bizim kültürümüzde beyaz PAMUK tur.
İngilizce de kelimelerin birden fazla anlamları vardır. Aynen Türkçe de olduğu gibi. "yüz" kelimesi, yüzmek ile fiil, hem suda yüzmek hem de deri yüzmek anlamında, sayı olarak 100, surat anlamına geldiği gibi İngilizce de benzer şeyler vardır.
Book, kitap ya da fiil olarak yer ayırtmak anlamına gelir. Hangi kelime hangi anlamda diye paniklemenize gerek yok, zamanla öğrenilir ve kolyadır.
Belli bir seviyeye, bu seviye oldukça ileri bir seviyedir, gelinceye kadar Türkçe den İngilizce ye çeviri yapmaktan uzak durun. yukarıdaki YÜZ kelimesi;
100 = a hundred
yüz= face
yüz = swim!
deri yüzmek = skin, olarak değişik yazıma sahiptir.
bu arada skin kelimesi aklıma gelmemişti, google translate "deri yüzmek" ifadesini " swim in the skin" şeklinde çevirdi, google translate den uzak durun.
Çeviri işi biraz emek isteyen, dikkat gerektiren iştir. Ustalaşınca peynir ekmek gibi olur. Rahat olun.
Okulda dersimin birinde Türkçe çeviri yaptırma gafletinde bulunmuştum:
Sepette 5 elma var cümlesinin çoğu öğrencim
basket 5 apple there are,
in the basket 5 apple are gibi cevapladı, yaptıkları yanlış, kelime düzenini birebir yazmış olmalarıydı. Sırayı hiç bozmamışlardı. Aynı hatayı yapmamak için Türkçe den çeviri yapmamanız tavsiyemdir.
Kelime öğrenirken telaffuzunu iyi şekilde öğrenmek, konuşulanı anlamak açısından ve anlaşılmak için önemlidir. SHOULD kelimesini şuld şeklinde telaffuz etme yanlışına düşmemek gerektir. SHOULD = şud şeklinde telaffuz edilir.
İngilizce, Nordik (Wikinglerin dili), Fransızca, Latince, Keltçe ve benzeri gibi dillerden oluştuğu için her kelimenin standart bir okunuşu olmayabilir. Dikkatli olmak gerektir.
ENOUGH = i'naf gibi.
Dil öğrenmenin olmazsa olmazı dinlemedir. Zihnimiz konuşmalarda daha önceden kaydettiği bilgiler ile eksik kalan yerleri doldurur.
Leb demeden leblebiyi anlamak deyiminde biz kısaca leb deyip gerisini getirmesek bile beynimiz eski tecrübeleri çağrışım yoluyla eksik kalan parçaları dolduruverir.
Yabancı dil de dinlemeyle bu tür işlev söz konusudur. Ana dillerini konuşanlar, günlük konuşmalarında genelde cümleleri eksik bırakırlar ve bu iletişimde bir sıkıntı oluşturmaz.
Dil öğrenmenin can alıcı noktası zihnimizin bu tür fonksiyona kavuşması için dinleme yeteneğimizi geliştirmemizdir.
İngilizce Kitaplar, Dergiler ve Gazeteler Okuyun
Okumak size yeni kelimeler öğrenme fırsatı sunar. Yeni kelimelerle karşılaştığınızda, kelimelerin anlamlarını bir kenara not edin. Mümkün olduğunda İngilizce-ingilizce sözlük kullanmaya gayret gösterin. Okuduğunuz sürece elinizin altında sözlük bulunsun. Ben İngilizcemi belli bir seviyeye getirdiğimde sözlüğüm, kelime karıştırmaktan parçalanma noktasına gelmişti! Okudukça kelimelerin değişik kullanım yönlerini de görmüş olursunuz. Okuyacağınız meteryali seviyenize göre seçin. Size ağır gelen bir kitabı okumak hiç mantıklı değildir. Bu durum okuma isteğinize azaltabilir.
www.livestation.com da değişik kanallardan İngilizce programlar izleyebilirsiniz.http://www.bbc.co.uk/worldservice/learningenglish/http://learnenglish.britishcouncil.org/en/english-for-the-games gibi internet sitelerini takip ederek dil öğrenme yeteneği gelitirlebilir.İngilizce Şarkılar Dinleyin
Sizlere tavsiyem, İngilizcesi çok düzgün şarkıcıların şarkılarını sözleri ile birlikte takip etmenizdir. Bu şekilde yeni kelimeler öğrenmiş olursunuz. Şarkıları dinlerken “listening”-dinleme pratiği yapmış olur, sözlerini okurken de “reading”-okuma pratiği yapmış olursunuz. Ayrıca yeni kelimeler de öğrenmiş olursunuz. Bunların yanında da kelimelerin telaffuzlarını da öğrenirsiniz.
Test Çözün
Öğrenme süreci içinde ne kadar yol aldığınızı öğrenmenin yolu test çözmektir. Okuldaki sınavlar gibi elinize İngilizce testleri alın ve çözmeye çalışın. Çözdüğünüz testler bildiğiniz konularla ilgili olsun. Bu şekilde hangi konuda eksiğiniz olduğunu da görmüş olursunuz.
Online İngilizce Öğrenme
İnterneti kullanarak İngilizce öğrenme yöntemi diyebileceğimiz “online İngilizce öğrenme”, internetin bu kadar yaygın olduğu günümüze ihmal edilmemesi gereken bir araçtır. İnternetten İngilizce öğrenme konusunda pek çok kaynak bulabilirsiniz. Radyo dinleyebilir, gazete okuyabilir, başkalarının İngilizce öğrenme konusundaki tecrübelerinden faydalanabilirsiniz. Sitelerde yer alan konu anlatımlarını takip edin.
Nasıl Ezberledim?Öğrenme dediğimiz şey bildiğimiz bir şeyle, bilmediğimiz şey arasında bağlantı kurmaktır.
Mesela elimizde Türkçe anlamı zindan olan
dungeon (okunuşu dan-cın) kelimesi olsun. Bunu nasıl ezberlersiniz? Sürekli dungeon-zindan, dungeon-zindan, dungeon-zindan diyerek mi? Çok zor ve anlamsız.
Fakat dungeon kelimesini bildiğiniz bir şeye benzetirseniz o zaman işler kolaylaşır.
Hadi deneyelim;
Zindanda oturmaktan sıkılmış olan arkadaşımız, bulduğu küçük bir taş parçasıyla, su borularına vurup dan çın, dan çın diye sesler çıkarıyor, hem vakit geçiriyor, hem de eğleniyor.
Bu resmi Melik Duyar’ın hazırladığı bir e-kitaptan aldım. E-kitabı
buraya tıklayıp indirebilir, inceleyebilirsiniz.
Bedenimizi de kullanmakTamam çok güzel bir bağlantı kurduk ve muhtemelen, ‘Bunu bir daha unutmam’ dediniz. Ne kadar hoş! Bir tane olunca unutulmuyor ama 100 – 200 tane olunca işler karışıyor. Peki ne yapacağız? Bedenimizi kullanacağız. Çünkü bedenimizin de hafızası var. Ve araştırmalar gösteriyor ki bir şeyi bedenimizi kullanarak öğrendiğimizde hatırlama oranımız %85′lere çıkıyor.
Yani ne yapacağız? Yukarıdaki olayı aynen canlandıracağız. Tiyatro oynar gibi. Emin olun, bunu yaparsanız
asla unutmazsınız!
Niye Şu Geometri, Fizik veya Matematik Dersini Anlamıyoruz?Çünkü bilmediğimiz bir şeyi, bilmediğimiz bir şeyle öğrenmeye çalışıyoruz, ya da öyle öğretiliyor. Ve zaten okullarda bedeni kullanarak öğrenme diye bir şey yok. (Yeni eğitim sisteminde uygulamalar başlamış, hadi hayırlısı)
Bir Günde Nasıl 500 Kelime Ezberledimİlk 300 kelimeyi ezberlerken çok zorlanmadım.
300 ile 400 yordu beni.
400 ile 500′de artık exhausted durumundaydım
‘aa bak öğrendiğim kelimelerden birini kullandım :)’ yani tükenmiş bir haldeydim.
Bir program yaptım, programı aynen aşağıya yazıyorum.
05.00 – 06.00 (40 kelime)
06.00 – 07.00 (40 kelime)
07.00 – 08.30 (40 kelime – arada dinlen)
08.30 – 09.30 (40 kelime)
09.30 – 10.30 (40 kelime)
10.30 – 11.30 (dinlen)
11.30 – 12.30 (40 kelime)
12.30 – 13.30 (40 kelime)
13.30 – 14.30 (40 kelime)
14.30 – 15.30 ( hala yaşıyorsan git dinlen bir şeyler yap :) )
15.30 – 16.30 (40 kelime)
16.30 – 17.30 (40 kelime)
17.30 – 18.30 ( 40 kelime)
18.30 – 20.00 (60 kelime)
20.00 – 21.00 ( Hem dinlen hem yazıyı yaz)
Programı tam olarak uygulayamadım. Gördüğünüz gibi bu yazı 20.00′de yazılacaktı ama ben anca 23.35′de yazabildim.
Dediğim gibi ilk 300 kelimeye gelene kadar her şey yolunda gitti ama sonradan işler zorlaştı.
Bana Büyük Ders Olduİki ders öğrendim;
1)
Büyük konuşma :) Ezberleyeceğim diye söz vermeseydim, 300′den sonrasına zor çıkardım.
2)
İnsan istediği zaman her şeyi yapabilir İnsanlar ister İngiliz olsun, ister Amerikan, ister Türk, günlük yaşamda 300 kelime kullanıyorlarmış. (Amerikalıların günlük yaşamda 200-300 kelime kullandığını bir İngilizce öğretmeni söylemişti, Türklerinde 200 kelime kullandığını İlber Ortaylı söylemişti. Bknz:
Teketek)
Düşünsenize bir günde 500 kelime ezberlenebiliyorsa, bu müthiş bir şey değil mi? Sadece kelime bilmek yeter mi? Hayır, onun açıklaması da aşağıda…
Ben Bunu Daha Öncede Yapmıştım1 yıl önceydi, 18 saatlik bir eğitim verecektim, iki gün 9 çarpı 9 saat şeklinde olacaktı. Ve ben 5 günde bu 19 saatlik konuşmamı ezberledim ve hiç takılmadan eğitimimi de verdim.
Niye Ezberledim Bu KelimeleriDiğer işlerim dolayısıyla şu İngilizce işini sürekli aksatıyordum. Cümle dizilişlerini izlediğim yabancı diziler sayesinde artık öğrenmiştim ama kelime eksiği vardı. Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim sadece kelime ezberlemek tek başına asla bir şey ifade etmez. Kelimeleri bilirsiniz ama telaffuzlarını bilemeyebilirsiniz. Ya da cümlede nasıl kullanacağınızı bilmezseniz bir anlam ifade etmez. Bunun için yapabileceğiniz en iyi şey yurtdışında belirli bir süre kalmak, bu mümkün değilse bol bol yabancı dizi izlemek. Ayrıca eğer yabancı dizileri bilgisayarda izliyorsanız, ingilizce altyazı dosyalarını da indirin, Türkçe izledikten sonra İngilizce altyazı ile tekrar izleyin. Bu sizi çok geliştirir. Benden öneri istiyorsanız Monk dizisi olabilir, hem çok güzel bir dizi hem de onların ingilizcelerini nedense daha iyi anlıyorum. Ayrıca internetten ingilizce konuşan arkadaşları (English Friends) rahatça bulabilir ve bu şekilde de İngilizce’nizi geliştirebilirsiniz.
Ah Bir de Bunları Tekrar Etme Derdi Var!Bilimadamları hafızaya alınan bir bilginin hatırlanması için en iyi tekrar sürelerini araştırmışlar ve aşağıdaki tablo çıkmış.
15 Dakika sonra
1 Gün Sonra
1 Hafta Sonra
1 Ay Sonra
6 Ay Sonra
Eğer bir bilgi, bu aralıklarla tekrarlanırsa kalıcı hafızaya geçiyormuş. Bu çok dikkatli tespit edilmiş bir araştırma, onun için gelişigüzel tekrarlar yerine bunu kullanın. Ben şimdi
google takvim‘e zamanları not alacağım ki unutmayayım.
Kendi Kendine İngilizce Öğrenme
Ülkemizdeki bir çok kişi için İngilizce bilmek bir elzem noktasına gelmiştir. Bu bağlamda, bütçemizi zorlamadan, evimizde, internetin karşısına geçip İngilizce öğrenebiliriz. Bunun için gerekli olan tek şey size rehberlik edecek kalitede kişilerin yol göstericiliğince yol almaktır. Sitemiz de bu bağlamda yola çıkmış ve yol almaktadır. Yakın zamanda “online olarak İngilizce öğrenmenin tek adresi olma” noktasına geleceğimize inanıyoruz.